Tanrı ve Şeytan Ya Karşıt Değilse?
- Ayşegül Çallı
- 12 Ağu 2024
- 2 dakikada okunur
“Tanrı ve şeytanın karşıt olduğu fikrini bir kenara bırakmalıyız, düşüncelerimizin sınırlarını genişletmeliyiz.” diyor Wilhelm Reich.
Ve ekliyor;
“Kötülüğün tezahürü özünde saf enerji ve bilinçten farklı bir şey değildir; sadece niteliğini değiştirmiş olan yaradılıştır. Kötülük esasen yoktur fakat beşeri tezahür aleminde mevcuttur.”

Bu fikir beni etkiledi.
Evrende her şey denge halinde, sistemi bütüncül olarak sarmalayan da bu denge. Karşıtların dengesini, yaşamın dengesi olarak düşündüm. Bir yanıyla da deneyimleri iyi kötü diye ayrıştıranın, bunları karşı karşıya koyanın da insan zihni olduğunu biliyorum.
Tanrı ve şeytan kavramları da dogmalardan damlaya damlaya karşıtlıkta yerlerini çoktan almış.
Şeytan kavramının kökeni nereden geliyor önce buraya bakalım.
Şeytan; düşmüş melek evvelinde tanrının hizmetkarı. İlk düşmüş melek, Samyata/ Samuel, dört büyük baş melek kavramından önce tanrının sağ kolu.
“İbrani mitoslarında Samyata (Samuel), Allah’ın sağ kolu, veziri, neredeyse eşi (ti)dir. Allah bir üstüdür. Allah, Yehova, Yehva, Elohim, Tanrı’dır; Samyata bir altıdır. Madde ve anti madde gibi. Sadrazamıdır. Mikail, 3 numaradır.”
“İslam Literatüründe ismi Azazel veya Azazil’dir.”
.
.
.
Adem ile Havva’dan çok evvel Lilith ile Adem vardı.
Lilith ilk isyanı çıkardı.
Samuel Lilith’e arka çıktı.
Özgür iradesini kullandı.
Tanrının buyruğuyla Samuel’in eylemi örtüşmedi.
Tanrı Samuel’i otoritesini sorgulamakla itham etti.
Ve cennetten kovdu.
Adem’le arası düzelmeyen Lilith de Samuel ile birlikte cennetten ayrıldı.
.
.
.
“Lilith ve Adem arasındaki ilk fikir ayrılığıyla dualite başladı.
Karşıt fikri burada doğdu.”
Cennet bahçesi Eden’de olan biten bunca şeyin ardından Tanrı iyi, şeytan ve şeytanın soyunu devam ettiren Lilith kötü olarak nitelendirildi. Tanrının şeytanla karşıt olduğu fikrinin tohumu burada atıldı.
Bu mitoslara göre şeytan, şeytanlıktan evvel tanrı tarafından yaratıldı. Şeytan olarak nitelendirilmesine rağmen, onun da yapı taşı tanrı parçacığı.
Wilhelm Reich’ın sözüne dönecek olursak;
“Kötülüğün tezahürü özünde saf enerji ve bilinçten farklı bir şey değildir; sadece niteliğini değiştirmiş olan yaradılıştır. Kötülük esasen yoktur fakat beşeri tezahür aleminde mevcuttur.”
Kötülük veya şeytan olarak nitelendirdiğimizin de özünde saf enerji ve bilinçten doğduğunu görüyoruz.
Bu beni dualite kavramını yeniden düşünmeye iterken, aklıma gelen en çarpıcı örnek Dr. Jekyll ve Mr. Hyde oluyor.
Aynı insanın içinde yer alan farklı yaklaşımların sırayla sahne alması.
El sıkışamadıkları için karşıtlaşmaları ve zamanla birinin diğerini baskılayıp ele geçirmesi.
Her insan içinde gölge yanlar barındırıyor.
Her insan içinde tanrısallığı barındırıyor.
Ene’l-Hakk
Gölgeyi şeytanlaştırıp kutuya koyduğumuzda ise uzlaşma seçeneğini rafa kaldırıyoruz. Karşıtlık tam da bu noktada ortaya çıkıyor. İç sistemimizde kavga çıkıyor.
Dualite; uzlaşı ve kabulün olmadığı yerlerde kök salıyor. Böylece şeyler ve kavramlar karşıt kefelere yerleşiyor.
Hepimizin, her şeyin, kozmosun saf enerji ve bilinçten yaratıldığını sık sık unutuyoruz. Unutkanlık ve ayrıştırmayı aşabildiğimiz noktada Eden’i yeryüzünde yaşamamak için bir sebep yok.
Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Comments