Meditasyon Özgürleştirir
- Ayşegül Çallı
- 6 Ağu 2024
- 2 dakikada okunur

Dün bir öğrencimle konuşuyoruz. Ne oluyorsa stresten oluyor diyor.
Eskiden olmazdım bu kadar şimdi arabayla yokuş aşağı giderken bile ya fren patlarsa diye düşünüp geriliyorum diyor. Evham ve kaygı üzerine konuşuyoruz.
Neden böyle oluyor anlamıyorum, gençken böyle şeyler düşünmezdim, şimdi daha fazla düşünüyorum diyor.
Zihnin problem bulan ve problem çözen yapısından bahsediyoruz. Zihin bir makine gibi problemleri tespit eder, hayatta kalabilmemiz için problemlere düşünerek çözümler üretir. Her ihtimale karşı, olması muhtemel durumları da değerlendirir. Bu ihtimaller arasında fazlaca zaman geçirdiğimizde, her ihtimalin peşine birer kuyruk gibi başka başka fikirleri eklediğimizde içinden çıkılmaz gibi gözüken bir sarmalın içinde bulabiliriz kendimizi.
Farkındalık ve kendini gözlemlemek tam da bu noktada devreye girer.
Zihin olası bir meseleye kaygı, evhamdan beslenerek felaket senaryoları yazarak yaklaştığında nerede durduğumuz, neyi izlediğimiz, ne yapmayı seçtiğimiz oyunu değiştirir.
Bir çoğumuz için çoğu zaman zor olan da bu.
Fark etmek.
Sarmaldan bir adım dışarı çıkmak.
Tamam ama o anda fark edemiyorum, düşünceler beni taaa öteki kıyıya savurduğunda bambaşka fikirlerin içindeyken uyanıyorum diyorsanız burada devreye meditasyon ve farkındalık pratikleri giriyor.
Neden meditasyon yaparız?
Zihni susturmak için?
Hayır.
Zihin susmaz.
Zihin konuşmaya devam ederken üzerine fikir üretmeden izlemeyi seçmek, zihnimizin doğasını keşfetmek ve onu anlamak için bize fırsatlar sunar.
Zihin susmaz, düşünceler durmaz.
Farkındalıkla özümüzde kaldıkça, zihne düşünceler dalga misali gelip gitse de dalgalara kapılmadan zihni gözlemleme fırsatı buluruz.
Özü farketmek, merkezi bulmak sadece meditasyon pratiğiyle olmak zorunda değil elbet.
Dikkati o anın içindeki herhangi bir değişkene getirerekte bunu yakalamak mümkün.
Bu değişken nefes, adımlar, tendeki hisler, kulağa gelen sesler ve/veya daha başka bir çok şey olabilir. Değişken bu anın içinde olan biten devinimi bizlere sunar. Zihin ve dikkat değişken üzerinde dinlenirken AN’dan bize akan bilgiyi okumaya başlarız. Zihin susmaz ama sakinleşir çünkü problem kovalamak yerine onu bilinçli olarak yönlendirdiğimiz değişkeni gözlemler.
Tüm bunlar olurken eğer bir de oturarak meditasyon yapıyorsak, içerideki çarkların yavaşlayıp dinginleşmesi bedene de bir dinginlik ve sakinlik getirir. Nefesler yavaşlar, belli belirsiz akar. Bacaklar uyuşsa da, sırta ufak ağrılar girse de uzun bir meditasyonun sonunda herkes uykudan yeni kalkmış bir bebek gibi tazelenmiş hisseder.
Zihne dikkatini üzerinde dinlendirecek bir değişken sunduğumuzda kaygı dolu koşturmacası sona erer. Bu noktada zihindeki yumuşaklık bedene yayılır. Beden pillerini doldurur ve gün içinde bir mola almış olur.
Bir çok yerde “ne yiyorsak oyuz” fikri hakim olsa da, işin özü “ne düşünüyorsak oyuz” da saklı. Düşüncelerimizle yaratır ve tezahür ettiririz. Düşüncelerimizle andan kopabilir, kendimizi bir kaygı sarmalının içinde hapsedebiliriz. Düşüncelerimizle kendimizi özgürleştirebiliriz.
Pratik yaşamda düşünce ve iletişimle ilgili konuları yöneten Merkür gezegeni burada devreye giriyor. Olaylara nasıl bakar, konuları nasıl algılarsak o şekilde ifade eder ve iletişim kurarız. Daldan dala atlayan bir Merkür yaşamda bizi zorlar, bir üst oktavı olan Uranüs ile bağlantı kurdukça ki bu üst farkındalık ve öz bağlantısıdır. O zaman algı ve idrakta yaşadığımız genişleme bizi özgürleştirir.
Bu nedenledir ki kurtuluş dışarıda değil özümüzdedir.
Bu nedenledir ki Uranüs özgürlüğü ve özgünlüğü temsil eder.
Bu nedenledir ki “Meditasyon Özgürleştirir”






Yorumlar