Tüm Ayrık Otları Buraya!
- Ayşegül Çallı
- 6 May 2024
- 2 dakikada okunur

Yaşamda girdiğin bir çok ortamda o aidiyet hissini bulamıyorsan ve hep bir olmayan varsa. Herkes tamamen normal ve kabul etmiş gibi gözükürken senin için olmayan, yerine oturmayan hisler varsa. Müjdemi isterim sen de bir ayrık otusun!
Bunca zaman bunu deneyimlemiş ama çaktırmamış olabilirsin. Bunca zaman sorunun sende olduğunu düşünüp kusuru kendinde aramış olabilirsin. Bunca zaman adapte olmak için çabalamış olabilirsin.
Ya senin yolun sürüyle beraber olmak değilse?
Ya senin yolun herşeye ve herkese rağmen içinde rahat ettiğin yerde kalmayı seçmekse?
Ya senin ruhun normal kalıplarının sana sunduğu gerçeklerden çok daha zengin ve renkliyse?
Yine de içindeki çeşitliliği görmezden gelip rahat etmediğin yerlerde nezaket gereği kalır mısın?
Tolere eden, idare eden, başkalarının normallerini normal kabul eden kişi olur musun?
Olma çiçeğim.
Başka akıllardan ve ağızlardan yükselen sesler “ay sen de çok şeysin” “çok hassassın” “o kadar da olur canım” iken onları haklı bulmaya yönelmek yerine, konuyu kendi merkezinden değerlendirmeye var mısın?
Ayrık olmak, ayrı olmak hemfikir olmadığın güruhla ite kaka bir olmaktan yeğ değil mi?
Yaşamımda uzunca süredir bu konunun iki ucunda dolanıyorum, değneğin ortası pek mümkün değil benim için ya tam adaptasyon ya da tamamen ayrık otu.
Şimdiye dek bende olmayan bir beceriden ötürü ayrık otu olduğumu düşünür buna göre çabalardım. İstersem dünyadaki herkesle ortak bir dilde konuşup anlaşabilirim.
Ama asıl soru şu: Gerçekten istiyor muyum?
Hayır.
Bir çok kişiyle benzer meseleleri konuşuyoruz. Kalabalıklar içinde yalnız hissetmek, gerçekten bir şey konuşacak insanın azlığı.
Acaba imtiyaz vere vere bize iyi gelmeyen ortamlara, insanlara mı mecbur bırakıyoruz kendimizi? Ayrıksı olmanın yer yer ayrı durmanın nesi kötü?
Ayrı durduğunda yerini bilir, tanımlar ve merkezini bilirsin.
Kendi ritminde kendi halindesindir.
Gruplaşma başladığında işin içine giren kitle psikolojisi konuyu kabulleri çok başka yerlere götürebiliyor. (Gustave Le Bon’un Kitleler Psikolojisi kitabını bu konu özelinde çok tavsiye ederim.) Dünya tarihinde bireysel vicdana oturmayacak eylemler hep kitle psikolojisi üzerinde normal kabullerine dayandırılarak gerçekleştirildi. Soykırımlar, idamlar, işkenceler.
İnsan psikolojisi grup — kitle olarak hareket ettiğinde güdülenmeye, var olan kabule dahil olmaya çok açık. Bunu çok da zalim olmayan eylemlere karşın tolere edemediğiniz bir çok ortamda gözlemle şansı bulmuş olabilirsiniz.
Konuyu kendime çevirirsem. Benim toplumsal normda bir normalim yok. Toplumda, kentte, insan ilişkilerinde normal olan bir çok şey benim için normal ve samimi değil. Yarım ağız devam eden sohbetler, hoşbeşler hiç normal değil. Tek taraflı faydacı sohbetler de normalim değil. Ama kendimleyken her şey çok normal. Her şey çok kendiliğinden ve olması gerektiği gibi.
Kendi kendimleyken içime sinmeyen bir şey yok. Ben ve ben varım.
Herkes özünde bambaşka nitelik ve bilgiye sahip ruhlar olduğu için her birimiz başka boylar, şekiller ve renklerde ayrık otlarıyız. Tek farkımız; grupların, kitlelerin karşıladığı ihtiyaçlarımız karşısında tolere etme sınırımız.
Herkesin kendi rengi ve ahengiyle yan yana durabildiği ve birbirine gölge etmediği bir dünya diliyorum.
Comments