top of page

Travma & Sinir Sistemi

  • Yazarın fotoğrafı: Ayşegül Çallı
    Ayşegül Çallı
  • 3 Eyl 2024
  • 2 dakikada okunur

Hayatındaki koşullar ve şartlar seni sürekli olarak bunaltıyorsa;


Ne kadar sağlıklı beslendiğin, ne kadar düzenli egzersiz yaptığın,

Sinir sistemininin umurunda olmaz.


ree
Photo by Andrea Piacquadio on Pexels

Bedeninin travma sonucunda içinde sıkışıp kaldığı stres hali

Her gün yapılan egzersizlerle regüle olmaz, rahatlamaz.

Avuç dolusu haplar yutmak, çaylar içmek,

Sinir sistemini regüle etmez.

Olumlamalar yaparak mutlu şeyler düşünmeye çalışmak,

Her gün hissettiğin stresi yok etmez, psikolojini değiştirmez.

Yeşillik yiyip, taze sıkılmış sebze suları içmek, 

Sinir sisteminin içinde sıkışıp kaldığı kalıpları tamir etmez.

Bu nedenle çalışmalarımda ilk adım sinir sistemi üzerindeki yükü regüle etmektir.

Yılların travmaları bedende izler bırakır. Bu bazen postürü, bazen de hareket kalıplarını etkiler.


Bedenin kendini korumaya almak için gerçekleştirdiği bu kalıpları kas yaparak çözemeyiz.

Yılların travmaları bedende izler bırakır. Bu bazen postürü, bazen de hareket kalıplarını etkiler. Gölgelerimiz, bakış açımız, inançlarımız, kalp yaralarımız bedenimize sandığımızdan çok daha fazla şekil verir.


Bu konuyu John Conger “Gölge Olarak Beden/ 1988” çalışmasında şöyle ele alıyor.

Jung’un “gölgesi”Reich’ın “ikincil katmanı”Freud’un “bilinçdışına” tekabül eder.

 

“Bedene yansıdığı şekli ile Reich ikincil tabakayı kas ve dokuların sert, kronik kasılmaları olarak; içeriden ve dışarıdan gelen saldırılara karşı savunma amaçlı bir zırhlanma, bedendeki enerji akışını ciddi şekilde kısıtlayan bir kapanma biçimi olarak gördü.

Doğrudan bedendeki zırhlanmış katman üzerinde çalıştı ve bu vasıtayla bastırılmış malzemeyi serbest bıraktı. O halde gölge olarak beden,bedenin zırhlanmış yönüne atıfta bulunur”


John Pierrakos “Kötülüğün Anatomisi/ 1974” kitabında Reich’ın zırhlanma tanımı üzerine şunları ekliyor;


“Zırhlanan kişi kendisini, bilhassa da vücudundaki yaşam dürtülerine karşı bariyerler oluşturarak doğaya kapatır, der Reich. Zırhlanan beden sertleşir ve hissedemez hale gelir; organ duyumları azalır. Sonra kişi kayıtsızlaşır; nefret etse de bunun farkında değildir. Duyguları çelişir. “


Vee son olarak Jungiyen analist Liz Greene hem karanlığın taşıyıcısı hem de umut ışığı olarak gölgenin paradoksal tabiatını işaret eder. 


“Kişiliğin ıstırap içindeki kötürüm tarafı hem değişmemekte direnen karanlık gölgedir hem de kişinin hayatını ve değerlerini dönüştüren kurtarıcı. Kurtarıcı gizli hazineyi elde edebilir, prensesi kazanabilir veya ejderhayı öldürebilir, çünkü o, bir şekilde işaretlenmiştir — çünkü o anormaldir. Gölge hem kurtarılmaya ihtiyaç duyan o berbat şeydir, hem de bu kurtuluşu sağlayabilecek olan acılar içindeki kurtarıcı.”


Reich’ın zırhlanma tanımı bedende sinir sisteminin savaş-kaç / don-kal modlarıyla birebir örtüşür. Bu nedenle Jungiyen Psikolojideki gölge konusu, bedende sinir sisteminin üzerindeki yük olarak okunur.

Bu sebeple bedensel çalışmalarda öncelikle sinir sistemini regüle edip vagal tonuyu güçlendirmek önceliklidir.


Bu süreçte beden farkındalığını geliştirip, bedenden gelen geri bildirimlere göre yaratıcı ve otantik çözümler üretmek, her bedenin kendi zamanı ve hızında bu süreci gerçekleştirmesine alan açmak özgün yolculuğumuzda kendimize bütünlenmemizi kolaylaştırır.


Bu işbirliğini ıskaladığımızda, sürecin sonundaki hediyeleri de ıskalamış oluruz.


Buradaki hediyeler Liz Green’in de açıkladığı gibi gölgelerimizin içinde yatan cevherlerdir. Sinir sistemi üzerinden başlayarak bedenle çalışmak bizi adım adım travma çözümlerine taşır, travmalardan gölgelerimize ulaşırız. 


Rilke’nin bu şiiri beni yaşamda yarattığımız dualiteyi, gölgeyi kutuya kapatma arzusunu, kendimizde ayrıştırdığımız yanları görmeye teşvik ediyor.


Belki yaşamamızdaki tüm ejderhalar
bir kere de olsa bizi
cesaretli ve güzel görmek için bekleyen prenseslerdir.
Kim bilir belki de her kötülük,
en derin özünde
sevgimize muhtaç olan bir şeydir.

Sizler bedeninizden zırhlanma etkilerini okuyabiliyor musunuz?

Gölge ve travma kavramlarıyla ilgili neler düşünüyorsunuz?

 

Yorumlar


Yazı: Blog2 Post
bottom of page